Cuma, Temmuz 13, 2007

AKÇAKOCA GEZİSİ

İş hayatının yıpratıcı etkilerinden biraz olsun uzaklaşabilmek amacıyla geçtiğimiz haftasonu eşimle denize gitmeye karar verdik. Denize girmek istiyorduk ve sadece Cumartesi Pazar'ımız vardı. Dolayısıyla Ankara'ya en yakın (biz yaklaşık 2,5 saatte gittik) deniz olarak Akçakoca'yı bildiğimiz için Cumartesi sabah 8:30 gibi yola çıkıp 11:00 gibi Akçakoca'da olduk. Otele kaydımızı yaptırır yaptırmaz da Ceneviz Kalesi plajına gittik. Ormanla denizin içiçe girdiği çok güzel bir yer bu plaj.



Sanki Antalya'daymışız gibi 2 gün tadını çıkardık. Çok dinlendirici oldu. Güneşe de denize de doyduk.

Bir türlü dönmek istemediğimiz için Pazar akşam yola çıkmaya karar verdik. Denizden çıkıp direk arabaya binerek yola çıktık. Plaj çıkışı kalabalık olduğu için ben o telaşede ayakkabılarımı giyemedim. Terlikle de araba kullanamayacağım için terlikleri çıkarıp kalabalık bölgeden kurtulana kadar çıplak ayakla araba kullanmak zorunda kaldım. İlginç bir şekilde pedallara rahatlıkla hakimiyet sağlanabiliyor. Otobanda hızımız çoğu zaman 150-160 km'ye çıkmasına rağmen en ufak bir dezavantaj yaşamadım. Orada dururuz ayakkabıları giyerim, burada dururuz ayakkabıları giyerim diye diye ertelerken Ankara'ya kadar geldik :)

Değişik ve eğlenceli bir haftasonu oldu. Bu sıcaklarda Akçakoca'da denize girmeyi tavsiye ederim. Mavi bayraklı çok güzel bir plajı var. Sıcaklarda çıplak ayakla araba kullanmak çok ferah bir araba kullanma şekli olmasına rağmen onu tavsiye edemiyorum, herkesde aynı sonucu vermiyor. Bir arkadaşım "Denedim, öndeki arabaya bindiriyordum az kalsın. Birşey değil, polis filan gelse ona ne diyecektim Ankara'nın göbeğinde çıplak ayak. " diye geldi. Ben de aslında bagajdan ayakkabıları almaya üşendiğim için denemiştim, bir daha dener miyim bilmiyorum :)

Görüşmek üzere,

Bora YÜRET
13 Temmuz 2007, Ankara